Daha önceki yazılarımızda vegan olmanın sadece beslenme ile bitmediğini, aslında bir yaşam biçimi olduğundan bahsetmiştik. İşte ‘Deneysiz’ ürünleri tercih etme çabası da bu yaşam biçiminin bir parçası.
Özellikle renkli kozmetik, kişisel bakım ve cilt bakımı ürünlerinin paketlerinde ‘cruelty-free’ ibaresine sıkça rastlar olduk. Bu konuda duyarlı pek çok sosyal medya kullanıcısının da etkisiyle hemen herkesin aşina olduğu bir terim haline geldi diyebiliriz.
Peki ‘cruelty-free’ ne demektir ve nasıl ortaya çıkmştır? ‘Cruelty-free/ deneysiz’ ürün nedir? Bir ürünün ‘vegan’ olmasıyla aynı şey midir? Neden önemlidir? Gelin bu sorulara cevap bulalım.
Öncelikle kelimenin kökenine bakacak olursak cruelty, ‘zalimlik,gaddarlık, zulüm’ gibi anlamlara geliyor. O halde Cruelty-free, gaddarlığın, zalimliğin olmaması demektir.
Terim, bu anlamda ilk defa, bir İngiliz hayvan hakları savunucusu olan Lady Dowding tarafından kullanıldı. Kendisi sahte kürk üreticilerini, ‘Beauty Without Cruelty’ etiketini kullanmaya ikna etmiş daha sonra da aynı isimle bir yardım kuruluşunun temellerini atmış. Terimi popüler hale getiren ise, 1970lerde ABD’de ‘Fashion With Compassion’ grubunun kurucusu Marcia Pearson olmuş.
Ne ifade eder bu terim?
Pek çok sektörde, ürünler satışa sunmadan önce uzun süreli deneyler yapılıyor. Bu deneylerin pek çoğu fare, tavşan, domuz ve hatta kedi ve köpek gibi hayvanlar üzerinde gerçekleştiriliyor.
Hayvanlar pek çok ürünü yemeye ya da solumaya zorlanıyorlar. Alerjik reaksiyonları ölçmek için 1 ile 3 ay boyunca her gün, tıraşlanmış derilerine, gözlerine veya kulaklarına ürünler sürülüyor. Daha sonra maddelerin iç organlardaki etkisini gözlemlemek üzere öldürülüp kesiliyorlar.
Bu deneyler hamile olan hayvanlar üzerinde de uygulanıyor ve bu hayvanlar daha sonra fetusle birlikte öldürülüyorlar. Dahası bu deneyler sırasında çoğunlukla hayvanlara anestezi uygulanmıyor.
‘Cruelty-free’ de aslında bu zalimliğin ortadan kaldırılmasını hedefleyen bir terim. Hayvanların bize ait olmadığını, onları istediğimiz gibi kullanamayacağımızı, onların da haklarının olduğunu savunmak için kullanılan bir deyiş oldu diyebiliriz. Tabi sadece laboratuvar deneyleri değil, sirkler, hayvanat bahçeleri, akvaryumların da bu terimin hedefi olduğunu söylemek gerek.
Hayvan haklarının iyileştirilmesi için pek çok farklı kampanya yürütülmüş. Farklı dernekler kurulmuş, protestolar yapılmış. 1994 yılında da The Vegan Society (Vegan Derneği) tarafından 1 Kasım günü Dünya Vegan Günü ilan edildi.
Ürünleri hayvanlar üzerinde test etmiyorsak güvenli olduklarından nasıl emin olabiliriz?
Teknolojinin gelişmesiyle hayvan deneylerine alternatifler de geliştirilmiş. Bu alternatifler, hayvan testlerine oranla çok daha hızlı ve güvenilir sonuçlar veriyor ve daha ucuzlar.
Bu alternatifler laboratuvar ortamında üretilen insan ve hayvan hücre kültürleri, bağışlanan insan derileri (örn: estetik cerrahi sonrası atık olan deriler), bilgisayar modellemeleri ve son olarak da gönüllüler üzerinde yapılan çalışmalar.
Bunların yanında Avrupa Birliği veri tabanında kayıtlı, güvenli olduğu bilinen 20,000’den fazla bileşenin kullanılması da hayvan testlerine alternatif olabilir.
Peki deneysiz ürün aynı anda vegan mıdır?
Bir ürünün deneysiz olması vegan olduğu anlamına gelmediği gibi vegan olması da deneysiz olduğu anlamına gelmez. Yüksek miktarda hayvansal içerik kullanıldığı halde cruelty-free sertifikası alan bazı markalar ya da ürünler mevcut. Bu yüzden ürün bilgilerini dikkatli okumakta fayda var.
Umarım konuya pek çok açıdan açıklık getirebilmiş ve konunun önemini aktarabilmişizdir. Paylaşılan bağlantılardan daha detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz. Deneysiz markaların belirtildiği listelere de buradan ve buradan ulaşabilirsiniz.
Sonraki yazımızda görüşmek üzere.